Istina se sastoji od boli, znoja... i plaćanja računa. I od vođenja ljubavi sa ženom koju više ne voliš.
Gerçek dediğin, acı çekmek, ter dökmek... faturaları ödemek ve artık sevmediğin bir kadınla sevişmektir.
O da, bilo je žena, puno žena, puno vođenja ljubavi ali bez ljubavi.
Dünyada hiç olmadı. Bir sürü kadın vardı. Aşksız sevişmeler vardı.
Bitno je kako se vodi ljubav, a ne sam čin vođenja ljubavi.
Önemli olan aşk yapmak değil nasıl aşk yapıldığıdır.
Nadao sam se da će njegovo seksualno buđenje biti s nekim... tko zna razliku između vođenja ljubavi i jebanja!
Umarım cinselliği öğrenmesi sevişmekle düzüşmek arasındaki farkı bilen biriyle olur.
Znaš što će mi nedostajati više od vođenja ljubavi?
Sevişmelerimizden daha çok... neyi özleyeceğim biliyor musun?
Reci, hoćeš li živjeti preostale dane bez vođenja ljubavi?
Söyle bana, geri kalan günlerini aşk yapmadan mı geçireceksin?
Ni cvijet ni insekt ne razumiju značaj njihovih vođenja ljubavi.
Ne çiçek nede böcek az önce yaptıkları aşkın önemini anlar.
Žene su tako lijepe prije vođenja ljubavi.
Kadınlar sevişmeye hazırlandıklarında ne kadar güzel olurlar.
Ako otkrijem što je, da li ću zaslužiti noć strasnog vođenja ljubavi?
Eğer çözersem, bu bana tutkulu bir gece mi kazandıracak?
Bit će mnogo usiljenih osmjeha i vođenja ljubavi. Ali kad proleti nekoliko desetljeća, sigurno ću mu oprostiti.
Ortada bir çok zoraki gülümseme ve mekanik sevişmeler olacak ama yıllar geçtiğinde onu affedecek bir yol bulacağıma eminim.
Žena poslije vođenja ljubavi, uvijek je tako komplicirana.
Sevişmeden sonraki kadın, her zaman çok karmaşıktır.
Pa, recite mi, kako vas dvoje obično započinjete proces vođenja ljubavi?
İkiniz sevişme oturumlarına genelde nasıl başlıyorsunuz anlatın bakalım. Söylemesi zor.
Predomislila si se u vezi vođenja ljubavi, seksa, penis, vagina.
Aşk yapmak, sevişmek, penis, vajina hakkında fikrini mi değiştirdin?
A nisam još ni počeo razmišljati da pozovem neku curu na spoj, ponajviše jer sam zabrinut da bi stres zbog vođenja ljubavi mogao uzrokovati nesvjesticu koja mi se događa i dok praznim crijeva.
Kimseye henüz çıkma teklif etmeyi düşünmeye bile başlamadım çünkü birisine çıkma teklif etmenin stresinin vücuduma bindireceği yükün kaka yaparken olduğu gibi bayılmama neden olmasından korkuyorum.
Nema ničega prirodnijeg od vođenja ljubavi.
Senin sevişirkenki davranışından daha doğal bir şey yok.
Jordana i ja smo uživali fantastični atavizam dva tjedna vođenja ljubavi, ponižavajući nastavnike i proganjajući slabije.
Jordana'yla sevişerek, hocaları aşağılayarak,...ve zayıflara kabadayılık ederek harikulade ataç iki hafta geçirdik.
Za nas i divnu večer vođenja ljubavi.
Bize ve harika bir sevişme akşamına.
I moram priznati da je prilično vješt u oblasti čokolade i vođenja ljubavi.
Evet, öyleydim. Ve söylemeliyim ki çikolata hazırlama ve sevişme departmanında oldukça yetenekli.
Uvijek se tušira poslije vođenja ljubavi...
Her zaman seviştikten sonra banyo yapar-
Nema više vođenja ljubavi na plaži okruženi vojskom engleskih batlera.
Artık etrafımızı mahremiyet çemberi gibi saran İngilizlerce eğitilmiş uşakların içinde kumsal seksi yok.
Pričam o zvucima vrućeg, strastvenog vođenja ljubavi koji su dolazili iz WC-a, a koje sam čula na vlastite uši.
Tuvaletten gelen ve kendi kulaklarımla duyduğum ateşli ve tutkulu sevişme seslerinden bahsediyorum.
Da, bilo je strastvenih zvuka vođenja ljubavi koji su dopirali iz WC-a, ali to nismo bili ja i Dee.
Evet, tuvaletten tutkulu sevişme sesleri geliyordu ama o sesleri çıkaran Dee ve ben değildik.
Najbliži susjed se dobro sjeća zvukova glasnog i strstvenog vođenja ljubavi koji su dolazili iz spavaće sobe.
Yok artık. Var var. Yan komşu, sesli, tutkulu sevişmelerin sesini, yatak odasının açık olan camından duyduğunu net şekilde hatırlıyor.
Pričat ćemo o tome poslije vođenja ljubavi.
Neden bunu biraz seviştikten sonra konuşmuyoruz?
To će ti odvratiti pažnju od razmišljanja o bogatoj paleti vođenja ljubavi koje tvoj bivši dobiva od od bombajskog vatrenog dragulja.
Eski sevgilinin şu sıralar yaşadığı alev alev yanan Bombay cevherinin tatlı aşkının güzelliklerinden biraz olsun uzaklaşacağının farkındasın değil mi?
Oni rade stvari zajedno... poput vođenja ljubavi.
Beraber bir şeyler yaparlar aşk yaşamak gibi.
Kupaj nekoga tko je intimniji od vođenja ljubavi.
Banyo yaptırmak, sevişmekten daha samimi geliyor.
Koristim tu riječ u smislu, vođenja ljubavi.
Sanırım aşk denilen şey benim için... sevişirken yaşanılan şey gibi...
Utljaj ovo na grudi deset minuta pre vođenja ljubavi.
Sevişmeden 10 dakika önce bunu göğsünü bununla ovala.
Ili, u najmanju ruku... noć čvrstog, vatrenog vođenja ljubavi s relativnim strancem u svakom kutku stana mnogih vaših bivših učenika.
Ya da en azından, tanıdık bir yabancıyla eski öğrencilerinizin dairesinin her bir köşesinde sağlam, ateşli bir gece yaşayabilirsiniz.
Ona me je inspirirala u svim područjima od pravljenja zakona, do vođenja ljubavi, što je privatno, a pošto je sad na TV, znači da nije privatno.
Bana her alanda ilham verdi. Kanun yapmaktan aşk yapmaya kadar ki bu biraz özel oluyor ve televizyonda söylediğime göre de artık değil.
To je samo dio ravnice ol 'svakodnevnog vođenja ljubavi.
Da me supruga uhvatila u pokušaju vođenja ljubavi s još jednom ženom...
Karım beni başka bir kadınla sevişmeye çalışırken yakalasaydı...
Vjeruj mi na riječ, cigarete imaju bolji ukus poslije vođenja ljubavi.
Sigara en iyi seviştikten sonra gider.
Sjetit ćete se, Cindy Gallop nam je rekla da muškarci ne znaju razliku između vođenja ljubavi i pornografije.
Hatırlarsanız, Cindy Gallop da erkekler sevişmek ve porno izlemek arasındaki farkı bilmiyor demişti.
"Alkemija" je ovdje ključna riječ jer su erotski trnci takvi da samo zamišljanje poljupca može biti jednako snažno i čudesno kao i sati pravog vođenja ljubavi.
Ki simya buradaki önemli kelime, çünkü buradaki erotik heyecan öyle ki sadece düşlediğin bir öpücük gerçekte saatlerce birlikte olmak kadar güçlü ve etkileyici olabilir.
0.55301785469055s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?
Çünkü o da sevişirken aynı şeyi söylerdi. 